Monday, April 8, 2024

 







                              BİR    DOMİNATRİS   TATLI  HİKAYESİ

                                                        y  a      d  a

                              DOMİNATRİS  BİR  TATLI  HİKAYESİ  

                                                              v  e  

                                        a  z  ı  c  ı  k         k  o  k  u 


Dünya dönüyor sen ne dersen de, yıllar geçiyor fark etmesen de... tüm bu dönüş ve farkında olmayış arasında çok şeyi unutabilirsin, bu normal...kokular biraz zor unutuluyor.. kesin bilimsel bir açıklaması var...sinir ucu, reseptör vs kesin kokular başka kompartmanda saklanıyor beyinde:)...ama biz olayın romansındayız... tabiki:)) saçlarımı boyattım...sampuan kokuları, krem kokuları...bayılıyorum ( bu son dönem kokusuz krem ve şampuanları da kınıyorum, bir zevkimiz var, sanki hersey dort dortluk dünyada, su kremleri de organik, doğal naturel yapacağız diye kokusuz yapmayın- doganın kendisi mis gibi kokarken ben niye güzel kokmayan sampuan kullanıyım ki:))...şampuan dediğin tatil gibi kokmalı:) sacımı yıkıyorlar, ben havlumu almısım yanıma, plaja doğru gidiyorum:) adeta cazibe hanımın gündüz düşleri:)) güneş kremlerinin kokuları da müthiştir... bayılırım...tabi iki şey kokladık diye "summer time madness" a geçiş yapmıyorum.. koku ayrı bir konu, ıhlamur kokusu, çimen kokusu, közlenmiş patlıcan kokusu:) lokum kokusu (eğer iyi bir lokumsa cok severim, genelde iyi olmuyor...zaten diş tellerim var suanda lokumla aramda birsey olamaz :)) lokum tarifim bile var ama dedemden değil internetten:) dedem badem ezmesi, akide şekeri bile yapabiliyordu... akide sekeri neden mühim bir seker biliyor musunuz? (hep sınavlardan önce verilirdi eskiden) hiç çer çöp kaldırmazmış, çok titiz ve temiz yapılması gereken bir şekermiş yoksa tutmazmış...yani akide şekeri yerseniz içiniz rahat olsun.. ben çok akideci değilim ama badem ezmesini cok severim...onun da yapılışında lokum var biraz...hmm badem ezmesi mi saray helvası mı? kendi kendime zor soru sordum halbuki konumuz kokulardı.. tatlılar hucum etti:) tamam teslim oluyorum tatlılar ağır bastı:)  saray helvası ve badem ezmesi berabere...seçim yapamadım...peki şerbetli tatlılardan seçim yapsak... ben cevizli ev baklavası severim, buna babam gücenirdi... o en cok fıstıklı  burma kadayıf severdi, canım benim... biz bayılmazdık burma kadayıfa.. o da bize fıstıklı sarma baklava alırdı... herhalde çocuğuz diye burma kadayıf sert gelirdi, batardı:) kimbilir:) ama dedemlerin evinde hep cevizli olurdu baklava.. ben de hic hayır diyemem ev baklavasına... evin kadınları sütlü tatlı severdi ilginç bir şekilde, anneannem sütlaç, evde sütlaçın olmadıgı bir zaman nadirdir... ben hiç sevmem... ben sevmediğim gibi o da hep yapardı... ablam severdi ama... kase kase yerlerdi önümde.. ömrümde bugüne kadar toplam dört kase yememişimdir... ben şerbetli tatlı severim.. ama en en en çok şekerpare... şekerpareyi annem yapardı...ona dedem, babam, anneannem karışmaz... şekerpare... bugün kesin yiyeceğim... bak canım istedi şimdi yazarken:) çok küçükken bir bayram ziyaretine gitmiştik annemle, bize şekerpare ikram ettiler (ben öyle sanmışım daha dogrusu:)), çocuğum daha uslu uslu oturuyorum annemin yanında... önüme koydular tabağı,küçük küçük şekerpareler:) hop attım ağzıma... ıyggh.... o da nesi.. bu şekerpare degil... sünger gibi birşey... annemler muhabbette.. ben sanki görünmezim... ısırdıkça buyuyor agzımda süngerimsi şey... usulca kalktım... tuvaleti buldum... ve tükürdüm...hala aklıma gelince fena oluyorum.... kemal paşa tatlısıyla olan dirty ilişkimiz böylece başlamadan bitti:)) iki, yuvarlak, şerbetli tatlı nasıl bu kadar farklı olabilir birbirinden... arada aşılmaz dağlar var:)) şekerparem, başımın tacı:)....annemlerin sütlü aşkındaydık pardon...annem "parfait" yapardı buzluktan çıkarılıp kesilen sütlü bir tatlı... yine şakşakçısı ablam.. ben sevmem... saray muhallebisi yapardı ... bak onu severdim...üstünde kakaolu sosu vardır (çikolata belki de) ama yani ablam hala sayıklar... ben severim ama fanatik değilim... ablam ve annem destroyer gibiydi o konuda... aksam dolapta tepsi tepsi saray muhallebisi... sabah nüll:) zero:) nada:) tünne:) gece kalkıp yerlerdi manyakça:) bir ara kedi dilli pastaya da sarmıştı annem...gereksiz işler... şekerpare herşeye yeterdi aslında bana sorsalar:) pekiiii pastane lezzetlerinde neler vardı? eğer cocuksan alman pastasına gömülebilirsin, yok değilsen gel benimle:) ... lokma.... tulumba... bak bunlar es geçilemez.. lokmanın çıtır çıtır cok iyi yapılmış olması gerek, yoksa öyle yumuşarsa bana Kemal paşa tatlısını hatırlatıyor, ki bu hiç olmamalı... tabiki tulumba da çıtır olmalı, kerane tatlısı dedikleri, halka seklindeki tatlı da aynı tat aslında.. cıtırsa ikisini de severim... ama onlar ha diyince bulunmuyorlar... akşam halamla iftara gideceğiz... "dönüşte Karaköy güllüoğluna uğrayalım" dedi... işte duymak istediğim cümleler:)):) o baklava sever, kadayıf sever, halka tatlı da sever... peki ne sevmeyiz? açıkçası ben doğumgünü pastalarını sevmem, cok nadir iyisi çıkar.. divan çok güzel pasta yapar, sekli, aroması... bir design piece olarak alırım arada misafir gelecegi zaman ama gönlüm geleneksel tatlılardadır, bu da kayıtlara böyle geçsin:) fanfinfon hareketlerle kendimizi kandırmayalım... yine de hiçbir "mus" beni baylanın "çikolatalı musu" kadar mutlu etmemiştir ... mus klasmanında:) köpük gibi, insan cocuk oluyor yerken:) yanına kahve değil çay alırım ben... bu işin üstadları fransızlar, fransadayken pastane vitrinlerine baka baka bir hal olurdum, ordayken yeniyor gercekten pasta vs.. cok güzel yapıyorlar..Sufle, ekler, krem karamel, krep, profiterol, makaron....sufleden başlıyorum, yeşilköyle dilim pizzanın, pizzadan sonraki spesyalidir... hep orda yemişimdir... severim, yerim ama özlemem hiç... ekleri severim ve canım ister ve söylemesi ayıptır çok yerim, löp löp yerim:))kreması beyaz , üstü siyah olacak... kösedeki pastanede fındıklısını yapıyorlar, o da muazzam ötesi...ama mesela buyrun "profiterol" Beyoğlu inci de yemişliğim vardır  (yaşım tutuyor...yıkılmadan önceki o mini tarihi dukkanında.. seviyorum öyle dükkanları... ) yine de profiterolu eve söylemeyi tercih ederim ben.. gönlümce kaşık kaşık yerim film izlerken... ama sosunu ve iç harcını klasik yapmaları gerek.. topların içine krem santi sıkmışlara bile denk geldim.. olmaz sekerim.. kınıyorum.. birşeyi yapacaksan tam yapacaksın... yok öyle profiterole ihanet:)) yeğenlerime "family recipe" olarak (kolay yapabilsinler diye:)) verdiğim krep tarifim var mesela.. buzdolaplarının üstünde "aycen teyze's crepe recipe" olarak duruyor... ne zaman onlara gitsem mutlaka sabahları krep yaparım, güzel de yaparım:) ama cocuklar içine çilek muz nutella vs koyuyor... biz ablamla tuzlu seyler koyuyoruz, peynir, maydanoz, zeytin, yumurta:))) folklorik bir krep oluyor bizimki:))) yine annemle ablamın favorisi olup, o ikisinin dısında kimsenin yemediği ama evde sık sık yapılan krem karamel....ve ucgen cam kapları (sonraları ben o kapları zeytinlik olarak kullandım:)) hiç sevmem, onu iki defa ya yemişimdir ya yememişimdir... karamele zaten bayılmam, krem karamele hiç canım... bak sinirlendim:)) makaronu es geciyorum tırıvırı bir tatlı, son derece özenti buluyorum ama bir kemal paşa tatlısı  gibi canımı sıkmıyor, bir iki yerim ama hiçbir duygumu harekete geçirmediğini belirtmek isterim..... bak işte böyle oluyor, bir şarkıyla oturuyorum, kokular diyorum ne muazzam ama ben kimim ki ne diyorum:) tatlılar tekmeyle kapıyı kırıp dalıyor zihnime ve gerisi tatlı seli, arbede:)) hiç aklımda yoktu:)) Christmas ruhu gibi şeker bayramı ruhu da mı var acaba :)) çok gülerim buna:) ......öptüm

No comments:

Post a Comment